Haberler

24.10.03

Yalan

TÜYAP 22. İstanbul Kitap Fuarı 25 Ekim’de açılmıştı ve bugün de sona eriyor. Fuarın bu yılki teması “Kent Kültürü ve İstanbul”du. Konferans, söyleşi, ödül töreni, fotoğraf sergisi gibi ikiyüze yakın etkinlik gerçekleştirildi ve 750 yazar, sanatçı, bilimci, gazeteci ve politikacı kitaplarını imzaladı. Kitap Fuarı’nın yabancı yazar konukları ise dünyanın her yerindendi; Fransa, İsrail, Filistin, İtalya, İsveç, Romanya, Almanya ve Amerika’dan yazarlar Türkiye’deki edebiyatseverlerle tanışma olanağı buldu. Bu büyük buluşmanın onur konuğu ise Tahsin Yücel’di.

1933 Kahramanmaraş-Elbistan doğumlu olan Tahsin Yücel, öykü, roman, deneme yazarı. Ve bir akademisyen olarak göstergebilimin Türkiye’deki öncülerinden. Tahsin Yücel’in Türk dili için üç büyük önemi var: Göstergebilimin öncülüğünü yaparak dil çalışmalarına yaptığı katkı; dilde sadeleşmeyi savunduğu için dağarcığımıza eklediği öz Türkçe sözcükler; ve içlerinde pek çok önemli klâsik eserin bulunduğu seksen kadar yapıtı Türkçe’ye çevirmiş, dilimize - düşüncemize kazandırmış olması. Bu nedenle Azra Erhat Çeviri Üstün Hizmet Ödülü’ne sahip.

Birer eleştiri ve çözümleme yöntemleri olan göstergebilime ve yapısalcılığa, gerek yapıtlarıyla gerek çevirileriyle çok katkısı var Tahsin Yücel’in. Son kitabı “Yalan”, bu alanda yıllar içinde ulaştığı birikimin doruk noktasında yazılmış hayli çarpıcı bir roman. Dil ve düşünce ilişkisine tersinden bakmaya davet eden bir önermesi var “Yalan”ın. Dil çalışmalarında dilin mi düşünceden, yoksa düşüncenin mi dilden geldiği hep tartışılır. Yaygın kabul, “Bir sözcüğün doğuşuna sebep olan şeyin, bir kavram, bir düşünce” olmasıdır. Ve ne kadar çok sözcük üretilirse, insan düşüncesinin o kadar gelişeceği varsayılır. İşte Tahsin Yücel’in “Yalan” adlı romanında tersinden baktığı ve sorguladığı bu: Belki de dil, düşünceyi sınırlamaktadır. Belki de, dilleri sadece ötüş, sesleniş, haykırış olan ilk insanların kavram dünyası bizimkinden daha zengindi. Ve belki de sözcükler gerçeği söylemeye hiçbir zaman yeterli değildir. Belki de sözcük kendi kavramının gerisindedir.